Domaniç Kütahya ilinin bir ilçesidir. Osmanlı'nın yazları geldiği bir yerdir.
domaniç
kütahya domaniç
domaniç kütahya
domaniç
kütahya domaniç
domaniç kütahya
DOMANİÇ İLÇE TARİHİ
TARİHİN YAŞANDIĞI YER DOMANİÇ
Domaniç Daglarinda Çam ve Kayin ormanlarinin serinliginde gezinirken, güzel sesini duyarak mest oldugunuz bülbüller, küçük derelerin duru su siriltilari...bütün mütevazi görünüsü ile ruhunuzu saracaktir.
Biraz dikkat kesilin ve kulak verin; belki uzaklardan bir Kayi delikanlisinin terennüm ettigi türküyü duyabilirsiniz.Bir bölük atlinin yeni bir fetih müjdesi ile döndügünü görüp sevinebilirsiniz.Gündüz Alp, Ertugrul Gazi, Osman Gazi, Hayme Ana gibi kutlu insanlarin sofrasinda ekmek paylasabilirsiniz.Dursun Faki'dan dini ders dinler, Akça Koca'dan kiliç talimi alabilirsiniz.
Tarih ve tabiî güzellik, Domaniç yaylasinda içiçedir.
Domaniç'in tarihi M.Ö. 5500-3500 yillarina kadar gider, çevrede Roma ve Bizans dönemine ait pek çok kalinti mevcuttur.Domaniç esas güzelligine Türk fethi ile kavusmustur.I.Alaaddin Keykubat; Soylu Oguz'un Kutlu Kayi Boyu'nu 1230 yilinda Domaniç'e yerlestirdi.Hayme Ana ve oglu Ertugrul Gazi'nin önderligindeki Kayi boyu Domaniç'i Türk bilgeligi ile yöneterek tarihe en güzel bir miras olarak birakti.Bu miras, asirlar boyunca vefali ogullar ile gururla tasinacaktir.
Osmanli Devleti'nin kurulusu bu mübarek topraklarda gerçeklesti.Bu yörenin her bir yanindan tarih fiskirmaktadir.Vefali Domaniç halki, bu tarihi her yil kutladigi törenlerde canli tutmakta ve nesilden nesile aktarmaktadir.Domaniç güresleri, Hayme Ana'yi anma törenleri bunun en güzel ifadeleridir.Söz konusu törenlere devletin de sahip çikarak maddi-manevi destek vermesi ayrica kayda deger bir memnuniyettir.
Tarihi Domaniç güresleri her yilin Haziran ayinin ilk Pazar günü, Hayme Ana'yi anma törenleri ise her yilin Eylül ayinin ilk pazar günü yapilmaktadir.Bu gelenek asirlardan beri her yil tekrarlanmaktadir.
15 Temmuz 1921'de baslayan Yunan isgali 5 Eylül 1922'de sona erdirilmistir.
1926'da meydana gelen büyük bir yanginla Domaniç tamamen yanmistir.Domaniç; Cumhuriyet döneminde nahiye olarak Sögüt'e, Inegöl'e, 1932'de Tavsanli'ya bagli kalmistir.1 Nisan 1960'da müstakil ilçe olmustur.
Hicri 1310 tarihli Hüdâvendigâr Vilayeti Salnamesinde Domaniç asagidaki gibi zikredilmektedir.
Domaniç nahiyesi Inegöl kazasi merbutatindan olup kirk karyeyi samildir.Dahil-i nahiyede cem'an otuz sekiz cami-i serif ve mescit, yirmi dükkan, bin bes yüz hane ve kirk mektep bulunur. Kura-yi saire ber-vecd-i ati muharrerdir. Hisar, Küçük, Çukurca, Büygüç, Burhan, Sogucak, Kiranlar, Karakaya, Göçebe, Bercin, Kara, Pesmet, Derebey, Sarot, Çiftlik, Domur, Çakil, Çavuk, Tiraz, Bökerler, Ilicaksu, Bulamur, Dombayçayir, Findicak, Seyyid Fevzi, Erikli, Kirik, Kozcagiz, Güney, Saruhanlar, Ömerler, Burçin, Bozbilen, Aygirlar, Bike, Kozluca, Çarsamba, Ortaca, Karaman.
Kura-yi mezküreden Hisar karyesi civarinda olup simdiye degin bilinemedigi halde isbu bin üç yüz sekiz senesi evailinde kesfedilen cedd-i emced-i Hazret-i Hilafet penahi cennet-mekan Ertugrul Gazi Hazretlerinin valide-i muhteremeleri Hayme Ana nam muhadderenin medfeni mevcuddur ki vaki' olan arz ve inha üzerine canib-i celili'l-menakib-i zillullahiden bir türbe-i ra'na insa buyurulmustur.
Kuray-i mezküre ahalisi umumen çiftçi olup hububat-i mütenevvi'a yetisdirirler.Domaniç nahiyesi dahilinde cesim ormanlar mevcut oldugundan buradan senevi miktar-i külli kereste ihraç olunur.
Domaniç daglarinda Konar-göçer Karakeçili yörükleri halen mevcut olup eski gelenekleri devam ettirmektedirler.
Selçukludan beri yöreye hakim olan Türk Kültürü, Domaniç halkinin folklorik özelliklerinde kendini göstermektedir.
Kadin oyunlari arasinda bulunan; Sultan Gezmesi, Selçuklu Sultanlarinin saray bahçesindeki gezmelerini konu alir.Daglar Gazeli oyunu, Karakeçili yörüklerinin yayla hayatini yansitir.Duman duman üstüne oyunu ise, kekliklerin bahar ve kis aylarindaki hareketlerini canlandirir.
Erkek oyunlarindan Kayi Zeybegi, yöreyi yurt edinen Kayilarin oyunu olup diger bölge zeybeklerine göre hareketlidir.
Domaniç'te pek çok yatir bulunmaktadir.Bazi tarihi sahsiyetlerde ermis olarak göstermektedir: Sarikiz, Hayme Ana, Hizir Dede, Yak Dede, Koyun Baba,Selim Dede, Arap Dede, Çam Dede, Ayvaz Dede, Yagibasan Dede, Ebe Ana, Savci Bey'in makam mezari...
Tarihi mekanlar olarak; Saruhanlar Kalesi, Mizik (Besik )Çami, Ermeni Beli, Pazar Alani, Ebe Çamligi, Sari Kiz, Ekizce Mevkii, Sivri Kaya, Çarsamba Yaylasi, Durabey Magarasi, Kandilli Çami... hepsi birer destan seklinde yasamaktadir.
Domaniç'in köylerinin çogu kurulus döneminde dirlik olarak verilmistir.Bekarlar, Aygirlar, Akbas, Hasanoglu, Göçebe, Kirik köylerinin ismi ne yazik ki degistirilmistir.Halbuki bu isimler ayni zamanda tarihi birer anlam da tasimaktaydi.
Domaniç'in ilk adi Hisarköy'dür.Uzun yillar bu isimle anilmistir.Kayi boyuna yurtluk olarak verildikten sonra Domaniç adi söylenmistir.Rivayete göre Hayme Ana ve Ertugrul Gazi, Kayi Boyu ile I.Alaaddin Keykubat tarafindan kendilerine yurtluk olarak verilen yöreye geldiklerinde daglarin koyaklarin çöken dumanlara bakarak; “Yeni yurdumuz duman içi.Soyumuza hayirli olur insallah.” demislerdir.Böylece duman içi sözü söylene söylene Domaniç seklini almistir.
Lügatlarda ise;
Domaliç, Domaniç: 1. Tümsekli, çikintili
2. Ertugrul Gazi'nin ve yaninda bulunanlarin ilk olarak konup yerlestikleri yer olarak bilinen bir dagin adi.( örnekleriyle Türkçe sözlük MEB Yayinlari 1.cilt.)
Domaliç: Kambur, tümsekli, firlak ( Büyük Larousse Milliyet Yayinlari 7.cilt.) anlamindadir. Görüldügü lügatlerdeki anlamlar da yörenin yeryüzü sekilleri ile örtüsmektedir.
1240 Km lik yüzölçümü bulunan Domaniç'in hemen hemen tamami vasifli çam, gürgen, ardiç, mese agaçlari ile kapli ormanliktir.
Domaniç; tarihi, kültürel, cografi ve tabii güzellikleri ile aziz vatanimizin güzide köselerinden biridir.
Ahmet URFALI - Tavsanli Anadolu Ögretmen Lisesi Müdürü
DOMANİÇ'İN TARİHİ
Ilçenin yerlesim tarihi M.Ö. 5500-3500 yillarina kadar uzanmakta olup, merkez ve köylerinde Bizans dönemine ait mezar tasi vb. kalintilar bulunmaktadir. Ilçeye ait ilk kesin bilgiler 13.yy. aittir. Bu dönemde Bizans hakimiyeti altinda bulunan Domaniç I.Alaattin Keykubat tarafindan 13. yüzyilin son çeyreginde Sögüt ile birlikte Ertugrul Gazi liderligindeki Kayi Boyu'na yayla olarak verilmistir. Bu dönemden sonra Ilçe topraklari Kayi Asireti Yörükleri tarafindan yayla olarak kullanilmistir.
Domaniç'in ilk adi Hisarköy'dür. Sürmeliçukur'dan Anadolu'ya gelen Ertugrul Gaziye yaylak olarak verildiginde yöreyi gören Ertugrul Gazinin; “Bu yayla duman içinde Duman-içi yaylalari bizim yurdumuzdur.” dedigi Duman-içi ifadesinin zamanla Domaniç halini aldigi ilçenin isminin de buradan geldigi söylenmektedir.
15 Temmuz 1921 tarihinde Yunan isgaline ugrayan Ilçe, 5 Eylül 1922'de isgalden kurtulmustur.1926 yilinda meydana gelen büyük bir yanginla Ilçe Merkezi tamamen yanmistir.
Domaniç; Osmanli Imparator-lugu ve Cumhuriyet döneminde uzun yillar nahiye olarak Bilecik Ili-Sögüt Ilçesine, Bursa Ili-Inegöl Ilçesine ve 1932 yilinda da Kütahya Ili-Tavsanli Ilçesine bagli kalmis, 1 Nisan 1960 tarihinde Kütahya Ili'nin 6. Ilçesi olmustur.
Osmanli Devleti'nin kurucusu olan Osmanli Ailesi, Oguzlar'in Kayi Boyu'na mensuptu. Oguz Türkleri, Türk Dünyasinin en önemli gruplarindan birisidir. Yirmidört boydan meydana gelir. Bu yirmidört Oguz Boyu'ndan biri de Kayi Boyu idi.
Kayilarin bir kismi Türkiye Selçuklu Sultani I. Alâeddin Keykubat döneminde Anadolu'ya geldi. Selçuklu Sultani bunlari önce Ankara'ya yakin Karacadag yöresine yerlestirdi. Daha sonraki yillarda (XIII.YY. ortalari) buraya yerlesenlerin bir kismina Sögüt ve Domaniç bölgeleri yaylak ve kislak olarak verildi. Sögüt ve Domaniç'teki Kayi Boyu'nun basina XIII.YY. sonlarina dogru Ertugrul Bey geçti.
Kayilarin, Bizans surlarina yakin bir bölge olan Domaniç'e yerlestirilmesinin sebebi; Selçuklu sinirlarini Bizans akinlarina karsi korumada basarili olmalaridir. Ertugrul Bey ve oglu Osman Bey burada zamanla güçlenmis ve giderek zayiflayan, Ilhanli Devleti'nin esaretinde kalan, Selçuklu Devleti'ne karsi bagimsizlik ilan ederek Osmanli Devleti'ni kurmustur.
Domaniç'te Çarsamba Köyü'nde, Osman Gazi'nin Annesi'ne ait oldugu tahmin edilen Hayme Hatun Türbesi bulunmaktadir. Bu türbenin varligi da Osmanlilarin ilk Yerlesim yerlerinden oldugunu kanitlamaktadir.
COĞRAFİ DURUMU VE DOĞAL YAPISI
Kütahya'nin kuzeyinde yer alan ilçenin yüzölçümü 1.240 km2 rakimi 870 metredir. Yeryüzü sekilleri bakimindan daglar ve ormanlarla kaplidir. Bitki örtüsü çam ve kayin ormanlarindan olusmaktadir. Iklim bakimindan karasal iklim kusagindadir.
İDARİ YAPISI VE NÜFUS DURUMU
Ilçe nüfusu 19.560 dır. Nüfusun 4.673'ü Ilçe merkezinde, 14.887'si köylerde yasamaktadir. Ilçe merkezinde 4 mahalle olup, ayrica 32 köy, 1 belde ve 8 köy baglisi bulunmaktadir.
EKONOMİK VE SOSYAL YAPISI
Ilçe halkinin büyük çogunlugu SSK emeklisidir. Halen Tunçbilek linyit madenlerinde çalisanlar olup, gençlerin büyük bir çogunlugu Bursa Inegöl Ilçesindeki fabrikalarda mobilya isçisi olarak çalismaktadir.
Ilçe topraklarinin yaridan fazlasi ormanlar ile kapli olup, geriye kalan arazi de tarima elverisli degildir. Tarimdan gelir elde edilememekte, halk, tarimi genellikle kendi ihtiyaçlarini karsilamak üzere yapmaktadir. Son yillarda süt ve besi sigirciligi, koyun ve alabalik üretimine ilgi artmistir.
EĞİTİM VE SAĞLIK DURUMU
1 Imam Hatip Lisesi, 1 lise olmak üzere 23 egitim kurumunda 2.474 ögrenci ve 132 ögretmenle egitim ögretim devam etmektedir. Ilçemizde 1994 yilinda açilmis olan Dumlupinar Üniversitesi'ne bagli Domaniç Meslek Yüksek Okulunda 385 ögrenci ögretim görmektedir.
1 SSK dispanseri, 9 saglik ocagi ve 3 saglikevi'nde toplam 4 hekim, 1 diş hekimi 1 Sosyal Hizmet uzmanı 6 saglik memuru, 2 çevre sagligi teknisyeni, 2 hemsire, 2 ebe, 1 soför ve 2 hizmetli ile saglik hizmetleri yürütülmektedir.
KÜLTÜR TURİZM VE SPOR
Ilçede Ilçe Halk Kütüphanesi mevcut olup; okuyuculara hizmet sunmaktadir. Ormanlarimiz piknik ve kamp alani olarak Turistik kullanmaya uygundur. Ilçe merkezinde 1 adet spor kulübü ve 1 adet de turizm ve folklor arastirma dernegi faaliyette bulunmaktadir.
ALTYAPI VE ULAŞIM
Il merkezine 90 km. uzaklikta bulunan Ilçemizi ile baglayan yolun Domaniç-Tavsanli arasi dar ve bozuk olup yolun yapilmasi gerekmektedir. Ilçeyi Bursa Inegöl'e baglayan yolun Domaniç-Kocayayla arasi bakimsiz ve bozuk olup bu yolda da islah ve karla mücadele çalismalari yapilmasi gerekmektedir.
Devletin temel altyapi hizmetlerinden; yol, su, elektrik ve telefondan tüm ilçe halki faydalanmaktadir.
SARI KIZ EFSANESI
Sefa köy üstündeki Dikili Kayi'ya çikanlar, dogu yönüne baktiklarinda Domaniç'i ve köylerini daglarin sinirlari içinde görürler.Destani bilenler bu cografi duruma dikkatle baktiklarinda Ergenekon'u hatirlayabilirler. Su, agaç, yesillik... Domaniç'te her an görülen unsurlardir. Bunlarla içiçe yasarsiniz.Tabii tarihle de.
Kutlu Kayi boyunun fidani bu topraklarda dikilmis, suyunu buradaki pinarlardan alarak beslenmis, çinar dualarla büyümüs ve dünyanin dört bir yanina dallarini uzatmistir.
Hayme Ana, Ertugrul Gazi, Osman Bey... Domaniç'in her kösesinde canli hatiralarla yasiyor. Halk, bu hatiralari kutsal emanetler gibi nesilden nesile aktariyor. Düzenlenen kültürel faaliyetlerde yüzyillardan beri her yil birkaç defa tekrarlaniyor.Domaniç ve çevre halki kendi topraklarinda yasayan ve yasatilan ulu-kisilerle övünç duyuyor.
Kayi Boyu, Domaniç'e 1235 yilinda geldi. Buraya yerlestirmelerinin temel sebebi Domaniç'in uç olmasi, Çarsamba'da baspiskoposlugun bulunmasi idi. Domaniç, karis karis, tepe tepe fethedildi. Fetih Türk'e özgüdür. Neticesinde toprak, vatan olur. Daga tasa Türkçe isimler verildi.
Ve menkibeler, efsaneler yer isimleri ile iliskilendirildi
Sari Kiz Efsanesi Domaniç'te, Tavsanli'da Senlik Köyünde, Kütahya'da, Eskisehir'de, Afyon'da, Balikesir'de, degisik varyantlari ile anlatilir. Ama hepsinde Sari Kiz'in güzelligi, su, ermislik... ortak özelliklerdir.
Sari Kiz'in babasi; bazen Kral Midas veya Alaaddin Keykubat, bazen bir hoca veya yoksul bir köylüdür.
Sari Kiz; Karakeçili Türkmenleri arasinda yaygin bir efsanedir. Sari Kiz; güzelligi, iffeti, temizligi ifade eder. Bu durum O'nu ermislige kadar yükseltmistir.
Efsanenin sonu bazen masallarda oldugu gibi mutlulukla sonuçlanir. Bazi efsanelerde ise sonuç hüsrandir.
Ama sonu ne olursa olsun, bu efsane insanlarla beraber sonsuzluga kadar yasayacaktir.
Simdi bu efsaneleri görelim:
DOMANIÇ SARIKIZ EFSANESI
Bursa-Keles taraflarinda bes erkek kardesin bacisi olan Sari Kiz güzelligi ile çevrede dillere destandir. Sari Kiz'in yüz güzelligi, endami yaninda iyilikseverligi de herkeste hayranlik uyarmaktadir. Delikanlilar onunla evlenmek için can atmaktadir.
Ama Sari Kiz'in evlenmek gibi bir düsüncesi yoktur. O'nun bu düsüncesi yanlis yorumlanarak dedi-kodu yapmaya sebep olur. Yalan ve kötülük insanin cevherinde yok ise dedi-kodu yapilmasi ne gam. Ancak bes civanmert delikanli, kiz kardesleri hakkinda ileri-geri konusulmasina dayanamazlar. Çevreden kulaklarini doldururcasina; - sunlara bakin bir de adam gibi geziyorlar, diye söylenirler. Sari Kiz'in kötülügünü gören yoktur. Evlenmemesi ve ara-sira ortadan kaybolmasi dedikoducu insanlarin konusmalarina sebep olmaktadir.
Güzeller güzeli Sari Kiz en çok agabeylerinin, anne ve babasinin üzülmesine dayanamamaktadir. Bir günahi ve suçu yoktur ki onu telafi etsin. Insanlarin agzi torba degildir ki büzsün.
Aile meclisi toplanir. Agabeyleri, ruhunun da yüzü gibi temiz ve güzel olduguna inandiklari Sari Kiz'i Domaniç Ilicaksu'daki hocaya göndermeye karar verirler. Böylece dedi-kodu belli bir müddet sonra bitince bacilarini geri getireceklerdir.
Sari saçli, gül endamli Sari Kiz, gecenin en karanlik vaktinde agabeyleri tarafindan yola çikarilir. Sari Kiz bagri kaba çalili tepelere bakar, göremez. Her gün su doldurdugu çesmeye bakar, göremez. Gördügü koyu bir karanliktir. Gittigi yer gibidir. Karanlik, binbir mechuliyeti içinde saklamaktadir. Geçmis ve gelecek türlü suallerle birbirine karisir. Ama O ., kaderine razidir.
Agabeyleri dogruluguna ve dürüstlügüne inandiklari hocaya bacilarini emanet ederler. Sari Kiz, bilmedigi bir çevrede, tahmin edemeyecegi gelecegine teslim edilmistir.
Saatler gün, günler ay olur. Ilicaksu'yun üzerine günes dogar ve batar. Her dogus binbir umutla baslar. Her batis bir muhasebeyi, kâr-zarar durumunu düsündürür. Birbirini tanima zamani geçince, ruh hallerini tahlil etme vakti baslar.
Sari Kiz'in bazi davranislarina anlam veremezler. Hele aradiklarinda bulamayinca akillarindan yüzlerce yorum geçer. Sonunda Hoca ve esi, dedikodu yapilacagindan korkarak Sari Kiz'in agabeylerine Ilicaksu'ya çok acele gelmeleri için haber gönderirler.
Hoca ve esi Sari Kiz'in ara-sira kayboldugunu belirterek “Bacinizi alip götürün derler.
Agabeyleri alelacele Sari Kiz'in odasina girerler. Sari Kiz, kirk kiz ile beraber Husu içinde namaz kilmaktadirlar. Sari Kiz ile beraber kirk kiz sirlarinin ortaya çikmasinin telasi ile disari firlarlar.
Simdiki suyun basinda bulunan kayanini içine girerek kaybolurlar. Tam bu sirada kayanini dibinden su çikmaya baslar. Kisa sürede su Ilicaksu derelerini doldurur. Suyun içinden her an çikan su kabarciklari Sari Kiz ile kirk kiz'in soluklaridir. Zira onlar ermislere karismislardir.
Domaniç İlçesinin Bilinmeyen Tüm Tarihi
Yörede ele geçirilen buluntulardan, Domaniç tarihinin Kalkolitik (taş-maden) çağa (M.Ö. 5500-3500) uzandığı anlaşılmaktadır.Domaniç'in bilinen tarihi Hitit'lerden başlar(M.Ö.2000).Hititlerin iç savaş ile bölünüp yıkılmasından sonra Frikya (M.Ö. 1100) ve Lidya (M.Ö. 700) devletlerinin hakimiyeti altına girmiştir.
M.Ö. 6. Yüzyılda Domaniç, Lidya devletinin elinde idi . Daha sonra Persler (M.Ö. 500) istila etmiştir.M.Ö. 4. Yüzyılda Makedonya Kralı İskender (M.Ö. 331) Anadolu ve İran'ı istila etmiştir.Ancak İskenderin ölümünden sonra (m.Ö. 323) Bergama ve Britanya Krallarının. (M.Ö. 300-200) hakimiyeti altına girmiştir.
M.Ö. 2. Yüzyılda Roma bütün Anadolu'ya İmparatorluğunu ilan etmiştir.Bu topraklar (İç Batı Anadolu ve Batı Karadeniz ) M.Ö. 53 yıllarında Caesar (Sezar) tarafından işgal edilmiştir.M.S. 395 te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu gibi bu yöre de (Domaniç) Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun payına düşmüştür.
M.Ö. 3000 yani günümüzden 5000 yıl önce Domaniç yöresine uygarlığın damgası vurulmuştur.Daha sonra Tunç çağı,Hitit devri (Elmalı'daki buluntulardan anlaşılmıştır.)Frig devri,Roma devri (Güney,Çiftlik,Ilıcaksu gibi köylerde) insanları iskan etmişlerdir.M.S. 2.Yüzyıllara ait sunaklar ilçe merkezindeki (Cumhuriyet meydanında) parkta mevcuttur.Bizans devrinde Çarşamba köyünde baş piskoposluk merkezi bulunmaktaydı. İlçe merkezi ve köylerinde Bizans dönemine ait mezar taşları vb. kalıntılar bulunmaktadır.
Ancak Domaniç tarihine ilişkin kesin bilgiler M.S. 13.Yüzyıldan sonra başlar. Bu dönemde Bizans egemenliğinde bulunan Domaniç,Anadolu Selçuklu Devleti tarafından fethedilip 1281 ‘de (Osman Gazi'nin babası ) Ertuğrul Gazi'ye yayla olarak verilir.Şemsettin Sami “Kamus-ül A'lam” da Domaniç'i “Hüdavendigar vilayeti,Ertuğrul Sancağına bağlı bir nahiye” olarak tanımlar.
11. Yüzyıldan bu yana yaptıkları sürekli göçler ile Anadolunun çeşitli yerlerine yerleşerek, bu bölgenin doğudan batıya doğru Türkleşmesinde asıl rolü oynayanlar çeşitli Oğuz boylarıdır.Selçuklu İmparatorluğunun zamanında türlü sebeplerle dağılan Doğu Anadoludaki bu devletleri oluşturan Türkmen (Yörük) topluluklarının Batı Anadoluya göçleri dikkat çekicidir.1071 Malazgirt Savaşından sonra kitleler halinde Anadoluya göç eden Türk boylarının Kayı boyu mensupları, Anadolunun batı iç bölgelerine (Söğüt-Domaniç) yerleştikleri anlaşılmaktadır.
Kayıların Anadoluda ilk göründükleri yer,Ahlat'tır.Burada uzun süre kalırlar.Daha sonra bir kolu güneye iner ve Mardin yöresinde Artukoğulları Devletini kurar.Diğer bir kol Erzuruma gelir ve Pasinler'de Sürmeli Çukur mevkiine yerleşir.[Erzurum ,Erzincan ve Amasya taraflarına göç eden Kayılar; hayvanlarını beslemek için kafi mikaktarda müsait arazi bulamamaları sebebiyle Haleb'e doğru yola çıkmışlardır.Bu sırada reisleri bulunan Süleyman Şah'ın “Caber Kalesi” civarında Fırat Nehri'ni geçerken boğulması (ayrıntılı bilgi daha sonraki sayfalarda) üzerine yola devam edip etmemek hususunda ihtilaf çıkmış ve ikiye ayrılmışlardır.Bu sebeple Kayıların bir kısmı orada kalmış,diğer bir kısmı ise geri dönüp Çukurova'ya gelmiştirBurada da tekrar ikiye bölünmüşler ve bir kısmı kuzeye yönelerek Erzurum civarlarındaki Pasinler Ovasındaki Sürmeli Çukur'a gelip yerleşmiştir.Burada da aralarında yurt tutma hususunda ihtilaf çıktığından bir kısmı geldikleri asıl yere dönmüşErtuğrul Gazi ve kardeşi Dündar Bey emrindeki diğer bir kısmı Moğol akınlarından bizar kalarak Orta Anadoluya göç edip Karacadağ'a yerleşmişlerdir.][Kadir MISIRLIOĞLU/Osmanoğullarının Dramı..] Moğolların Doğu Anadoluya tazyik ettikleri dönemlerde batıya doğru hareket ederler.Rivayete göre yolda iki ordu görürler ve zayıf olan tarafa katılarak onların zaferini sağlarlar; bu da Selçuklu ordusudur.Bu olaydan sonra 1. Alaaddin Keykubat, Kayı aşireti reisi Gündüz Alp'e Ankara'nın güneybatısındaki Karacadağ havalisini ikta olarak verir ve Kayılar gaza yapmak üzere buraya yerleşirler.
[Nevzat KÖSOĞLU/Türk Dünyası Tarihi...]
Tarihi ananelere göre Türkmenlerin (Yörüklerin) Bozok ve Üçok boyları 1. Alaaddin Keykubat(1219-1237) zamanında Ankara'nın batısındaki Karacadağ taraflarında bulunuyorlardı. Bozoklardan olan Kayıların bir kısmının 13. Yüzyıl ortalarında bulundukları yerden göç ederek, batıya hareket ettikleri görülmektedir.
Ertuğrul Gazi uç beyi olur.Selçuklu'nun Sağ-kol Beğlerbeyine bağlıdır. Ertuğrul Gazi, Büyük Alaaddin Keykubat'ın İznik İmparatorluğu üzerine yaptığı bir sefere katılır (1270).Dönüşte Söğüt-Domaniç havalisini fetheder.Selçuklu gaza hukukuna göre, Söğüt kışlık ve Domaniç yazlık olmak üzere Ertuğrul Gazi'ye yurtluk verilir.
[Nevzat KÖSOĞLU/Türk Dünyası Tarihi...]
İşte Kayı boyunun Karakeçili aşiretine mensup Ertuğrul Gazi idaresindeki bu yörükler, yeni fethedilmiş batı uç bölgesindeki Söğüt ve Domaniç havalisine gelerek (Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Ertuğrul Gszi'ye yayla olarak verilen Domaniç'e) yerleşmişlerdir.
Ertuğrul Gazi'nin reisliği altında önce Karacadağ'a gelen ve sonda da Söğüt ve Domaniç'e nakledilen Kayılar, rivayetlere göre dörtyüz çadırdan ibarettirler.
Osmanlılar Söğüt'ü kışlak (yerleşim yeri), Domaniç'i yaylak (yazları hayvan gütmek için yayla) olarak kullanmışlardır.İlkbaharda Söğüt'ten (oturdukları yerden) Domaniç'e hayvanlarını otlatmak için, sonbaharda da Domaniç'ten (yayladan )kışı geçirmek için meskenleri Söğüt'e (yerleşim yerine) göç etmişlerdir. Osmanlıların Domaniç'i yayla olarak kullanmaları sebebiyle Domaniç'te Osmanlılardan kalma (özellikle kuruluş yıllarına ait) fazlaca bir tarihi eser mevcut değildir.
İlkbaharda davarlar ve atlarla yaylaya çıkan Kayı Boyu Yörükleri Söğüt'ten Bozüyük'e bakan yamaçlardan doğru,Karaköy yaylasına, oradan da Domaniç'in Çarşamba Köyü'ne gelirlermiş. Bu yolu otlaklardan istifade ede ede takriben iki,ikibuçuk ayda alırlarmış.Buraya gelince sürülerden aygırları ayırır, onları hala “Aygır Deresi” denilen vadi içine sürer,yavrulu kısırlardan uzak tutarlarmış.Böylece hem bu aygırların zararını önlemiş,hem de ilkbaharda tay almak için bu günde uygulanan makul bir hayvancılık yaparlarmış.Sonbaharda da (Eylül ayının ilk haftası) Çarşamba Köyün'den (Domaniç Yaylasından) yerleşim yeri olan Söğüt'e göçerlermiş.
Osmanlılar zamanında Çarşamba Köyünde , Hayma Ana türbesi yakınında her yıl civar köylerden yörükler toplanıp, cirit oynayarak,kurban keserek işte bu yörük göçünü çeşitli vesilerle canlandırıp şenlikler yapmışlardır.Osmanlı Sarayından yağ,bulgur, kurbanlık hayvanlar gönderlip kurbanlar burada kesilir ve etli pilav dağıtılırmış. 1918 yılına kadar bu gelenek (şenlikler) kesintisiz devam etmiş, 1985 yılından bu yana da Eylül ayının ilk Pazar günü ,geleneksel şenlikler sürdürülerek “Hayme Ana'yı Anma ve Domaniç Şenlikleri” adı altında yapılmaktadır. Domaniç Kaymakamlığı organizesinde, Domaniç'in Çarşamba Köyün'deki “Tören Alanında” Domaniç Yaylasın'dan Söğüt'e göçü canlandırmak için yörük çadırları kurulmakta, davar sürüleri geçişi yapılmakta,cirit oyunu,mehter gösterileri gibi etkinliklerle o günkü heyecan yeniden yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Hayme Ana, Ertuğrul Gazi'nin annesi, Osman Gazi'nin ninesidir. Kuvvetli bir rivayete göre Gündüz Alp'in hanımıdır. (Zayıf olan bir rivayete göre de, Suriye'nin Karakozak mevkiinde türbesi bulunan Süleyman Şah'ın hanımıdır.) Türbesi ilçemize bağlı Çarşamba Köyün'dedir. Osmanlı Obasının Söğüt ve Domaniç'e yerleşmesi ve devletin kuruluşunda oynadığı hayati rol sebebiyle “DEVLET ANA” olarak adlandırılmıştır. (Ayrıca bakınız Hayme Ana)
Rivayetlere göre Osman Gazi yaylaya geldiğinde, bugünkü Domaniç olan ovaya bakmış ve sis içinde görünce “her taraf duman içinde” diye söylenmiştir.İlçe merkezinin adı daha önce “Hisarköy” iken; bugün “duman içinde” anlamını ifade eden “DOMANİÇ” olarak adlandırılmıştır.
Ertuğrul Gazi öldükten sonra (yaklaşı 93 yaşında ahirete irtihal etmiş olup) yerine Osman Gazi Bey olur (1281-1282). Bizans kaleleri üzerine sürekli akınlar düzenler.Sağ-kol Beğlerbeyi olan Çobanoğullarına bağlıdır.Sol-kol Beğlerbeyi ise, güçlü Germiyan Oğulları'dır.1291 yılında Çobanoğulları dağılır ve bu tarihten sonra Osman Gazi Sağ-kol Beğlerbeyi olur.
Osman Gazi Kayıların başına geçince kendisine bağlı toprakları genişletmek istemiş ve komşusu Rum Tekfuru ile savaşmıştır.İnegöl Tekfuru ile Ermeni Beli denilen mevkide Osmanoğullarının ilk muharebesi denilen çarpışma olmuştur. Ermeni Beli muharebesinden iki-üç yıl sonra Osman Bey İnegöl Tekfuru ile Domaniç civarında yapılan harbi (1287) kazanmıştır. Domaniç merkezinde bulunan Alaaddin Camii kitabesinde o tarihlerde Domaniç'in voyvodalık olarak yönetildiği anlaşılmaktadır.
[Yeşil Domaniç Gazetesi 1. Sayı]
Geleneğe göre Osmanlı Hanedanı Açinaoğulları'ndandır.İmparatorluğa adını veren Kara Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi,onun babası Gündüz Alp'tir.Kırkdördüncü göbekten Oğuz Han neslindendir.Mensup oldukları Kayı aşireti,Güdüzdüz Han'dan inen Sağ-kol Bozok Oğulları'ndandır.Ongunları şahin kuşu,işaretleri ok takılmış yaydır.
[Nevzat KÖSOĞLU/Türk Dünyası Tarihi ....İstanbul :Ötüken Yayınl.,1991.saysa 117
Osmanlı İmparatorluğu 1299 da Söğüt ve Domaniç'te kurulmuş; 600 yıl dünyaya hükmedecek olan bu devletin çekirdeği (bir beylikten koca bir imparatorluğun temelleri) bu yörelerde atılmıştır.
1885 yılında Çamlıca Köyü'ndeki nahiye binası yıkılıyor. Bu nedenle 1886 yılında nahiye Hisarköy'e (şimdiki Domaniç merkezine) naklediliyor.1906 yılında Domaniçte;İnegöl'e bağlı bir nahiye iken bir müdür (Nahiye müdürü Ali Kazım Efendi) 11 memur ve bir bölük te asker (3 subay) bulunmaktaymış.
[Yılmaz ÖZTUNA/ Büyük Türkiye Tarihi 12.c.267.sayfa]
Domaniç nahiye olarak sırayla önce Bilecik ili Bozüyük ilçesine, daha sonra Bursa ili İnegöl ilçesine ve son olarak ta 28 Haziran 1931 yılında da (Hisar Nahiyesi) Kütahya ili Tavşanlı ilçesine bağlanmıştır.
[Yeşil Domaniç Gaz. 1. Sayı]
15 Temmuz 1921 tarihande e Yunan işgaline uğrayan Domaniç,bu işgalden 5 Eylül 1922 yılında kurtulmuştur.Yunanlılar bu işgalde birçok evleri basarak soygunlar yapmışlardır.Tarihi hakkında geniş bir araştırma yapılmamış olan ilçe, 1926 yılında meydana gelen büyük bir yangınla hemen hemen kül olmuştur.Muhtemelen bazı tarihi bilgilerin de bu yangın sırasında yanmış olabileceği düşünülmektedir.
Nihayet Domaniç , 7033 sayılı kanunla 1 Nisan 1960 tarihinde Kütahya'nın 6. ilçesi olmuştur.
DOMANİÇ İLÇE TARİHİ YERLERİ VE ESERLERİ
İlçemizin Doğal Güzellikleri, Tarihi ve Turistik yerleri
Domaniç İlçesi'nde, “Ebe Çamlığı”, “Sarıkız”, “Pazar Alanı”, “Çatalalıç”, “Dere Çarşamba” gibi çok sayıda piknik alanı ve mesire yerleri bulunmaktadır.
Domaniç'te bir başka mesire yeri,Çukurca Beldesi'nin yayla olarak kullandığı “Karagöl Yaylası” mevkiidir. Üç Tepeler mevkiindeki (Domaniç-Bilecik-Bozüyük sınırında) ”Acı Su” ,şifalı olduğu söylenen suyuyla; çevre köy,il ve ilçelerden gelen vatandaşların hem bu şifalı suyundan içip,bidonlara doldurup götürdükleri, hem de piknik yaptıkları diğer bir mesire yeridir. Acı Su mesire yerine yakın mevkiide “Kızın Saray”adı ile anılan bölgede; Bizans ve Osmanlılar zamanında saray ve Kervansaray olarak kullanıldığı tahmin edilen yerde bina kalıntıları (yıkık vaziyette) bulunmaktadır.
“Dere Çarşamba”,Durabey köyü yakınındaki “Kara Erik Deresi” gibi yerler de tabii güzellik ve orman bakımından oldukça zengindir. Domaniç, yayla turizmi açısından oldukça zengin arazi potansiyeline sahip bir orman cennetidir. Tarihi-belgesel türü film çekilebilecek arazi de oldukça fazladır.
Ilıcaksu Köyü'nde son yıllarda çok sayıda modern alabalık üretim tesisleri kurulmuştur.Bu alabalık üretim tesisleri kapasite ve büyüklük bakımından ülke genelinde üçüncü sırada gelmektedir.Üretilen balıkların büyük bir kısmı ülke genelindeki çeşitli lokantalara gönderilmekte,kalan kısmı ise çevre il ve ilçeler ile ilçe merkezinde tüketilmektedir. İlçe ve ilçeye bağlı dere kenarındaki diğer yerlerde de özel sektöre ait çok sayıda alabalık üretim tesisi bulunmaktadır.
Ayrıca Muhacirler Köyü yakınındaki ılıcanın cilt hastalıklarına iyi geldiği ve yaz aylarında yöre halkını tarafından istifade edilen bir sıcaksu kaynağıdır.
MIZIK ÇAMI :Domaniç ilçe merkezine 3 km uzaklıktaki Domutköy'de bulunan “Mızık Çamı” ,Osmanlı Devletini kuran Osman Gazi'nin bebekliğinde, ninesi Hayme Ana tarafından dallarına salıncak kurularak avutulduğu rivayet edilen tarihi bir ağaçtır.Hayme Ana torunları Osman'ı ve onun oğlu Orhan'ı bu çamda ninni söyleyerek (mızıklanmasın diye dallarına salıncak kurup avuttuğu için bu çamın adı “Mızık Çamı” ve “Beşik Çamı” olarak söylenilegelmiş) büyütmüştür.Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu ağaç,tabiat haricinde tahribat görmemiştir.Karaçam türünde olan Mızık Çamı,1980 yılında hayati fonksiyonlarını tamamen yitirmiş,1988'de de şiddetli bir rüzgar neticesi yıkılmıştır.
1986 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof.Burhan AYTUĞ başkanlığındaki bir heyet tarafından yapılan inceleme sonucunda 11 metre boyunda , 1.55 metre çapında (155cm) ,4.70m. (470cm) çevresinde (kuturunda) ,sayılabilen yaşının 740 olduğu, fakat sayılamayan yaşının ise 450 olacağı ve toplam yaşının ise 1200 yaş civarında olduğu belirtilmiştir.
Kültür Bakanlığı Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü tarafından 05.07.1988/83 tarih ve nolu kararı gereği Mızık Çamı anıt ağaç olarak tescil edilmiştir.Olumsuz etkenlerden korunması için gerekli önlemin alınmasına ve etrafının park olarak düzenlenmesine karar verilmiştir.[Öz Domaniç Gazetesi Hayme Ana Özel Eki]
Şu anda yıkık durumdaki anıt ağacın bulunduğu 5000 m2 lik alan park olarak düşünülmüş ve park alanı ağaçlandırılmaya ve yeşillendirilmeye başlanmıştır.Ağacın tahribatını önlemek için üzeri türbe örtü şeklinde kapatılmış yanlardan koruma çemberi altına alınmıştır.
EBE ÇAMLIĞI HİKAYESİ : Bir zamanlar şimdiki “Ebe Çamlığı” denilen yerde ,halkın “ebe” diye çağırdığı ihtiyar bir kadın yaşarmış.”Ebe Çalığı”nın yeri o zamanlar bozkır(kıraç)mış.Rüyasında buraya ağaç dikmesi istenmiş.Ebe de buraya ağaç dikmiş ve etrafını çevirmiş.Ağaçları hergün sular ve bakımını yaparmış.Burada zamanla ağaçlar büyümüş.Ebe de buradan ağaç koparan,kesen ve kozalak toplayanlara ilenirmiş.Ebe ölünce buranın adı “Ebe Çamlığı”olarak kalmış.Domaniç halkı Ebe'nin ilenmesinden dolayı;buradan ağaç kesmek,koparmak ve kozalak toplamaktan kaçınmaktadır.Domaniç yerlileri buradan;(yabancılar hariç)ağaç kesen,koparan ve kozalak topalyanın evinin yanacağına,yuvasının bozulacağına inanmaktadır.Yalnız Domaniç dışından gelen kişilerce kozalak toplanması ve ağaç koparılması sonucu (yabancılara) bir şey olmayacağı(evinin yanmayacağı ve yuvasının bozulmayacağı) düşüncesindedirler.
Diğer bir rivayet de Osmanlılar devrinde burası çamlarla kaplı yüksek bir tepe olduğu için “Doğum Hastanesi” olarak kullanılmasından dolayı buraya “Ebe Çamlığı” denildiğidir.Çamlarla kaplı,yüksek ve temiz havalı bu tepede kadınların daha kolay ve sağlıklı doğum yapacakları inancıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarında “Doğum Hastanesi” olarak kullanılmıştır.
SARIKIZ :İlçeye 5 km uzaklıktaki “Ilıcaksu Köyü”yerleşim birimi içerisinde bulunan Sarıkız;çok güzel bir mesire yeridir.
Köyün İlkokulu yanında ,yerden fışkıran pınarları neticesinde küçük bir gölet görünümünü alan Sarıkız,yeşilliklerle beraber tabii güzellik kazanmıştır.Suyunun çok temiz ve sıcaklık ayrının değişmemesinden dolayı alabalık üretimine elverişli haldedir.Sarıkız çevresinde çok sayıda labalık tesisi bulunmaktadır.
Çevre il,llçe ve küylerinden çok sayıda insan buraya gelerek piknik yapmakta,yetiştirilen alabalıklardan yeme imkanınan kavuşmaktadır.
Suyu,havası ve yeşilliğiyle bu yerler; Allah'ın biz insanoğluna sunduğu doğa harikalarıdır. Domaniç'teki mesire yerleri ülkemizin en güzel cennet köşelerinden bir köşedir.Devlet ve millet işbirliğiyle buraların turizm cenneti haline getirilmesi içten bile değildir.
SARIKIZ EFSANESİ(HİKAYESİ): Bundan yıllar önce Sarıkız adıda sarı saçlı güzel bir kız yaşarmış.Bu kız dinine çok bağlıymış.Üç tanede ağabeyi bulunuyormuş.
Bir gün Sarıkız rüyasında ak sakallı bir derviş görür.Eertesi gece herkes uykuda iken rüyasında gördüğü dervişle bir yerlere giderek zikir meclisinde toplanıp zikir çekmektedirler.Bu günlerce devam eder.Bir gün şafak vakti eve dönerken komşusu bunu görür ve şüphelenir.Sarıkızın kötü yola(namussuzluk) gittiğini zannederek durumu ağabeylerine anlatır.
Sarıkız meclise gitmek üzere gece vakti evden ayrılır.Ağabeyleri de kötü yola gittği düşüncesiyle beklemeye başlarlar.Nihayetinde Sarıkız şafak vakti eve dönerken evin önünde ağabeylerini görürnce şaşırır.Ağabeyleri Sarıkıza nereden geldiğini sorarlar.Sarıkız da “Nur yüzlü bir dervişle gittiğini ve Allah yolunda olduğunu” söylese de ağabeylerini inandıramaz. Ağabeyleri “Doğru söylemiyorsun” diyerek Sarıkız'ı döverler.
Bu Dövme esnasında ağabeylerinin elinden kurtulan Sarıkız;bugünkü SARIKIZ denilen yere kadar kaçıp,çalılıklar arasına saklanır.Ağabeyleri onu bulamayınca eve geri dönerler.
Tan yeri aydınlanırken Sarıkız çalılıklar arasından çıkar.Birkaç adımn ileride ekmek teknesi ile hamur götüren bir ihtiyar kadın görür.Kadın çok yaşlı olduğundan oldukça zorlanmaktadır.Sarıkız yardım etmek istediğini söyleyince ihtiyar kadın çok sevinir.
Sarıkız hamur yoğurmaya başlar.İşi bitince eli başı un ve hamur içinde olduğu halde;Allah tarafından ayak bastığı yerlerden su fışkırmaya başlar.Daha sonra Sarıkız ortalıktan kaybolur ve bir daha görünmez.
Bu olaydan da anlaşılıyor ki Sarıkız ermiş bir kadındır.Kendisi ortalıktan kaybolmadan (Allah'a kavuşmadan) Ilıcaksu Köyüne bolluk ve bereket kaynağı bu suyu Allah'ın izni ile bahşeder.
Bu ve buna benzer Sarıkız hikayesi dilden dile anlatıla anlatıla günümüze kadar gelmiştir.